Ahlaki Çatışmalar ve Bireylerin Tercihleri // Necib Mahfuz, "Kahire Modern"

Ahlaki Çatışmalar ve Bireylerin Tercihleri
Necib Mahfuz, Kahire Modern, Kırmızı Kedi Yayınları, Şubat 2017

Necib Mahfuz’un Kahire Modern adlı romanında bireylerin yaşadıkları ahlaki çatışmaların tercihlerine olan etkisi iki temel karakter üzerinden ele alınmıştır. Mahcub’un ahlaken yozlaşmış ideolojileri Mahcub’un tercihlerini belirlerken, İhsan’ın ailesi ile arasında olan ahlaki çatışma İhsan’ın hayatını ve umutlarını değiştirecektir. Daha sonra da bu iki karakter bir araya gelip aynı ahlaki yargılara sahip olacak ve benzer tercihlere sahip olacaktır.

Mahcub yoksul bir aileden gelen, yoksul bir oğuldur. Hayatı boyunca daha güzel bir yaşama erişmeyi hayal etmiştir. Bu yüzden, Mahcub paraya ve ekonomik güce tapmaktadır. Onun felsefesinin ve ahlak anlayışının dibinde yatan aslında paraya ve zengin olmaya olan tutkusudur. Bu zengin hayatına erişmeyi bu kadar istemesinin nedeni şehvet dolu ve güzel bir hayata sahip olmayı düşlemesidir. “Dünyadaki her şey zenginlik” (Mahfuz, 95). Bunun etkisiyle Mahcub, zengin olmanın önünü açacağını düşündüğü çıkarcı bir ahlak felsefesi yaratır kendine. Bu felsefeyi doğru kullanmak ve ondan en iyi şekilde faydalanabilmek doğrultusunda toplumun dayattığı ilkeleri ve kuralları yadsır, çıkarlarına göre yeniden şekillendirir. “Artık toplumun sırrını öğrendiğine... göre, erdemlerini kusurlara, kusurlarını da erdemlere dönüştürebilecek miydi?” (Mahfuz, 28). Yapıt boyunca, Mahcub’un, ahlaki felsefesini uygulamaya koyabilmesi için karşısına bir sürü fırsat çıkar. Bunların arasından en önemli olanı, terfi edildikten sonra yapması gereken seçimdir. Mahcub altıncı kademeden dördüncü kademeye terfi edilir. Bu terfiden sonra elde edebileceği maaş onun için çok büyük bir ekonomik yükselme anlamına gelmektedir. Artık Mahcub’un “lüks hayatına” ve “sosyetenin çapkınlıklarına” harcayacak daha fazla parası olacaktır. Ne var ki, Mahcub’un yükselmesi, Mahcub’un, “düşmanı” olarak nitelendirdiği El-İhşidi’nin de gözünün açılmasına neden olur. Beşinci kademede bulunan El-İhşidi, Mahcub’a konumlarını ve bununlar beraber maaşlarını takas etmeyi önerir. Mahcub tehlikenin, El-İhşidi gibi acımasız ve kinci birinin reddedilmekten hiç hoşlanmayacağının, farkındadır. Bunu bilmesine rağmen Mahcub, paraya ve lükse olan düşkünlüğünün etkisiyle El-İhşidi’yi reddetmeyi tercih eder. “Endişelerini üzerinden atmak isteyerek masasının üzerine bir kâğıt parçası yayıp yeni maaşının miktarını yazdı” (Mahfuz, 182). Mahcub’un zengin hayatına verdiği önem ailesinin de yıkımına neden olmuştur. Ailesinin “ona hiçbir şey vermediğinden” o da, “onlara hiçbir şey vermemeyi” kararlaştırır. Mahcub tekrardan burada parayı, insan ilişkilerinin önüne koymaktadır. Bunlara ek olarak Mahcub, bürokraside yükselme ve statü kazanma konusunda yanıp tutuşan bir karakterdir. Onun için ahlak bu amaç doğrultusunda kullanılması gereken bir araçtan ibarettir. Mahcub’un üzerinde, onur ve ahlak gibi kavramların geçerliliği yoktur. O, bu düşüncesinin verdiği yetki ile, statü kazanmak için evrildiğini düşünmektedir. “Neden? İnsanların itibar olarak gördükleri şey umrunda mıydı?”  (Mahfuz, 107). Yukarıdaki anlatıldığı gibi, Mahcub kendi konumunu yükseltecek ve iktidarını arttıracak her eylemi uygun görür. Bu nedenden dolayı El-İhşidi ona maddi ve sosyal güç sağlayacak ama onu “ahlaksız” ve “onursuz” durumuna düşürecek bir teklif ile geldiğinde neredeyse hiç tereddüt etmeden kabul eder.

İhsan Şihata figürüne, ailesi tarafından onlara bakma görevi yüklenmiştir. O “ailenin geleceği”dir. Ailesi için İhsan’ın ahlakının veya onurunun bir değeri yoktur, “yedi küçük erkek kardeşinin” ve ailenin kalanının geçimi için İhsan’ın aileyi maddi olarak refaha çıkarması gerekmektedir. “Baban yardım etmen için yalvarıyor. Annen rica ediyor.”  (Mahfuz, 116). Bu nedenle ailesi onun üstünde baskı kurar ve onu, dönemin toplumu tarafından ahlaki açıdan kınanabilecek davranışlar yapmaya zorlar. İhsan’ın bu davranışlarından en ön plana çıkanı Kasım Fehmi Bey ile yakınlaşmasıdır. İhsan, ailesinin baskısına dayanamaz hale gelir “Ailesinin ağır yükü altında inliyordu.” (Mahfuz, 116) ve en sonunda evli bir erkek olan Kasım Fehmi Bey ile birliktelik yaşar.  İhsan ve ailesinin yaşadığı bu ahlaki uyuşmazlıklar bununla da sınırlı kalmaz. İhsan, ailesinin baskısı yüzünden aşk ve gelecek konusundaki umutlarından vazgeçerek tanımadığı bir erkek olan Mahcub ile evlenmek durumunda kalır. Bu evlilik sonrasında Mahcub ve İhsan bir araya gelir. İhsan kendi düşüncelerini Mahcub’un yükselme hırsı ve yozlaşmışlığı ile özdeşleştirir. Mahcub ve İhsan’da sınıf atlama hırsına adamışlardır kendilerini. Ne var ki, ikisinin de nedenleri farklıdır. İhsan, geçmişte yaşadıklarını -Kasım Fehmi Bey ile olan ilişkisini- ahlakına yediremez ve kendini içki ve sosyal hayata verir. Her akşam içki içmek, Kahire sosyetesinin eğlencelerine aktif olarak katılmak; İhsan’ın günlük hayatının bir parçası olur. Bu eğlenceleri daha da arttırmak içinse sınıf atlaması şarttır.  Mahcub’un durumu ise bambaşkadır. O, statüsünü arttırmak ister çünkü felsefesi bunu öğütlemektedir. Sonuç olarak iki figürde ahlaki sebeplerinden dolayı sosyal hayatta konum atlamak için mücadele ederler. Mahcub ve İhsan figürlerinin ahlakları bambaşka kazanlarda şekillenmiş olsa da, ikisi de romanın sonunda aynı yola sapmışlardır ki bu yolun sonunda uçurum olacaktır.

Dünya’nın her yerinde görülebileceği gibi Mahcub’un da İhsan’ın da ahlaki tutumları ve düşünceleri hayatlarını ve geleceklerini etkilemiştir. Ahlakın toplumun gözündeki yeri çok önemlidir. Romanın uzamı Mısır değil de -daha çağdaş, kozmopolitan, adalete önem veren...- başka bir ülke olsaydı, olayların akışı ve ahlaklarının bu figürlerin seçimlerindeki etkisi daha az veya daha çok olabilirdi.

-Bora

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne düşünüyorsunuz?

Öne Çıkan

Cinsiyet Eşitsizliği İzleğinin Sınıf Farklılıkları Üzerinden Yansıtılışı // Sabahattin Ali, "Kuyucaklı Yusuf"

Cinsiyet Eşitsizliği İzleğinin Sınıf Farklılıkları Üzerinden Yansıtılışı Sabahattin Ali, "Kuyucaklı Yusuf", Yapı Kredi Yayınları, ...

Popüler